Savaşlar

Phony Savaşı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Git ve: kullan, ara
Alman tankeri Altmark Jøssingfjord, Norveç limanında, Şubat 1940
Alman tankeri Altmark Jøssingfjord, Norveç limanında, Şubat 1940

Phony Savaşı, veya Winston Churchill'in kelimeleriyle Şafak Savaşı (Twilight War), 2. Dünya Savaşı kıta Avrupası savaşları içinde geçen, Polonya'nın işgali başlangıcı (1 Eylül 1939) ile Fransa Seferi başlangıcı arasında geçen savaşlar dizisi. Avrupa'nın bütün büyük güçleri birbirlerine savaş ilan etmesine karşılık, bu dönemde Almanya'nın işgallerine karşı büyük ölçekli bir askeri tepki verilmemiştir. Diğer dillerde aynı kavram Almanya'da Sitzkrieg ("oturma savaşı/oturan savaş", Blitzkrieg'e bir gönderme), Fransa'da drôle de guerre ("komik savaş" veya "garip savaş," drôle iki anlma da gelmektedir) ve Polonya'da dziwna wojna ("garip savaş") olarak isimlendirilmiştir. İngiltere'de bu dönem bazen "Bore War" (sıkıntı savaşı, "Boer Savaşı"na (Boer War) bir gönderme) olarak adlandırılmıştır.

Fransa Seferi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Git ve: kullan, ara

II. Dünya Savaşı sırasında Alman ordularının Fransa’yı istilasıyla sonuçlanan askeri harekattır. Fransa Seferi, Alman ordularının Belçika topraklarına saldırdığı tarih olan 10 Mayıs 1940 tarihinde başlamış, daha önce Polonya seferlerinde kullanılan yıldırım savaşı taktiği ile çok kısa bir sürede, 23 Haziran 1940 tarihinde Fransa – Almanya arasında imzalanan ateşkes sözleşmesiyle kesin Alman zaferiyle sonuçlanmıştır.

Konu başlıkları

[gizle]

Almanya’nın Savaş Planı [değiştir]

Sağ üst köşeden saat yönünün tersine, Alman savaş planının evrimi
Sağ üst köşeden saat yönünün tersine, Alman savaş planının evrimi

I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Fransa’yı istila planı, Majino Hattı'nın kuzeyini dolaşarak Belçika ve Hollanda topraklarından geniş bir yay çizip Fransa topraklarında ilerlemek şeklindeki Schlieffen Planı’dır.

1891’de Genel Kurmay Başkanı olan Prusyalı general Kont Alfred von Schlieffen, I. Dünya Savaşı'nın Alman stratejistlerinin başında gelmekteydi.

Schlieffen Planı’na göre Fransa topraklarında ilerleyen asıl saldırı güçleri, Manş Kanalı boyunca hızla güneye ilerlemeli ve böylece Fransızların ana güçleri, geniş bir kıskaç içine alınmalıydı. Diğer bir anlatımla, Fransa’nın istilasına ayrılan Alman kuvvetlerinin bir bölümü, Fransız mevzilerinin karşısında, Majino Hattı önünde pozisyon alacak, sabit çeneyi, deyim yerindeyse örsü oluşturacaktır. İkinci bölüm, çenenin hareketli parçası, çekiç işlevini üstlenecek, Hollanda ve Belçika üzerinden ilerleyerek Fransız birliklerini batıdan çevirecektir. Ancak Hitler, artık herkes tarafından bilinen bu planı uygulamanın bir baskın niteliği taşımayacağını düşünecek kadar iyi bir stratejisttir. Zaten Alman istihbaratı da, Fransız ordularının önemli bir bölümünün ve İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti'nin, Fransa’nın kuzey topraklarında, Majino Hattı'nın bittiği nokta ile Manş denizi arasında yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Bundan anlaşılacak olan şudur ki, Müttefikler tam da Schlieffen Planına dayanan bir saldırı beklemektedirler ve savunma düzenlerini buna göre kurmuşlardır.

Majino Hattı, Fransa-Lüksemburg sınırında keskin bir dönüş yapmakta, Lüksemburg sınırı boyunca devam etmekte ve Lüksemburg, Belçika ve Fransa sınırında sona ermektedir. Hemen üstünde, Belçika sınırları içinde engebeli ve ormanlık bir arazi olan Arden Ormanları yer alır. Bu bölge askeri çevrelerde piyade birliklerinin ilerlemesi için bile hiç de uygun olmayan bir arazi olarak kabul edilir, dolayısıyla kimse buradan bir saldırı beklememektedir.

Daha sonraları “Sedan Planı” kod adını alacak olan plan, General Erich von Manstein tarafından formüle edildi. Von Manstein, güney Belçika ve Lüksemburg’dan Arden'lerden geçilerek batıya, Sedan yönüne zırhlı birliklerle saldırarak, -Maginot hattının sıyrılarak- geçilmesini ve Müttefik güçlerinin ikiye ayrılmasını içeren bir savaş planı hakkında General Heinz Guderian’ın görüşünü öğrenmek ister. Guderian anılarında bu görüşmeden söz eder ve Von Manstein’e yeterince güçlü bir zırhlı harekatla bunun başarılabileceğine inandığını belirtir . Von Manstein bu planı general Von Rundstedt’in olumlu görüşü ile 4 Aralık 1939 günü Kara Kuvvetleri Yüksek Komutanlığı’na sunar.

7 Şubat 1940'ta haritalar üzerinde yapılan bir harp oyununda Guderian, aynen Manstein Planı'na uyan bir harekat önerir: Meuse nehrini Sedan bölgesinde zırhlı birliklerle geçmek, fakat nehir geçişinde bir köprübaşı oluşturunca piyadeyi beklemeyerek geniş ve derin bir kama halinde düşman mevzilerine dalmak. General Halder karşı çıkar ama Guderian önerisinin değerini şiddetle savunur. Bölge hakkındaki detaylı istihbarat raporları da Guderian’ın görüşünü destekler tarzda olunca, öneri ister istemez dikkate alınır.

14 Şubat 1940'ta yapılan diğer bir savaş oyununun ardından yoğun tartışmalar yaşanır ve Guderian görüşlerini kabul ettirmekle kalmaz, Arden Ormanları'ndan yapılacak bir zırhlı birlik harekatı için görevlendirilmesini de sağlar. Guderian, Sedan Planında 1., 2. ve 10. Zırhlı Tümenlerden, bir piyade alayından ve bir havan taburundan oluşan kolorduya komuta edecektir. Fakat halen bu plana Guderian, Von Manstein ve Hitler’den başka başarı şansı veren yoktur. Ancak bir uçak kazası sonucu Schlieffen Planı’nın dökümleri müttefiklerin elinde geçmesi yüzünden Schlieffen Planı'nı artık uygulamaya olanak da yoktur. Müttefikler de zaten Schlieffen Planı’na hazırlıklıdırlar.

17 Kasım 1939'da Paris’te toplanan Müttefik Yüksek Savaş Kurulu, Belçika üzerinden bir Alman saldırısına karşı bir planı kabul etmişlerdi. D Planı olarak kayıtlara geçen bu plana göre, iki Fransız ordusu ile İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti, kuzeye hareket ederek Belçika’daki ana savunma hattını tutacaktır. Bu durum, Belçika’ya bir saldırı başladığında, Fransa’nın kuzeyindeki kuvvetler hızla daha kuzeye kayacağı ve o bölgenin boşalacağı anlamına gelmektedir, ki bu bölge tam da Sedan Planı’yla vurulacak bölgedir.

Herşeye rağmen bu plan da risksiz değildir. Schlieffen Planı’yla karşı karşıya olmadıklarını kısa sürede anlayan Fransız-İngiliz kuvvetleri, Alman kamasının sağ kanatlarına saldırabilir ve gerisiyle irtibatlarını kesebilirdi. Bunu engellemek için bu kuvvetleri bulundukları yere bağlamak gerekecektir, dolayısıyla vazgeçilmez Schlieffen Planı yeniden gündeme gelir. Genel strateji “Schlieffen Planı’na göre saldırmak, bunun gölgesinde Sedan Planını uygulamak” haline gelmiştir. Gerçekte aynı anda iki savaş planı birlikte uygulamaya konulmuştur. Bu plan belki de savaş tarihinin en kusursuz planlarından birisidir. Hitler, sağ gösterip sol vurmuştur. Alman ordusu sağ gösterip, Belçika’ya saldıracak, Fransız-İngiliz güçleri bunu önlemek üzere Belçika’ya akarken sol yumruk, bir kama gibi girecek, müttefikler torbaya düşeceklerdir.

Almanların saldırmayı düşündükleri Müttefik kara gücü, asker sayısı bakımından kendilerinden neredeyse 1,5 kat fazladır. İki tarafın tank sayıları birbirine yakınsa da, Fransız tanklarının daha üstün nitelikte olduğu kabul edilir. Almanların tek üstün durumda olduğu unsur hava kuvvetleridir.

Bu şekliyle Sedan Planı, 24 Şubat 1940'ta resmen kabul edildi. Sedan Planına göre sağ kanattaki B Ordu Grubu, mareşal Von Bock’un komutasında, 4 zırhlı tümen ve 30 piyade tümeninden oluşurken, sol kanat ise mareşal Von Rundstedt komutasında A Ordular Grubudur. Bu grup 40 piyade tümeninden ve üç panzer kolordusunda 7 zırhlı tümenden oluşmaktaydı. Bu kanattaki asıl vurucu güç, general Kleist’ın ordusunda toplanmıştı ki Arden’lerden taarruz edecek olan bu panzer kolordularıdır. Guderian’ın 19. Panzer Kolordusu da Von Kleist’in emrindedir.

Sedan’dan Manş’a [değiştir]

10 Mayıs 1940 sabahı Alman hava indirme birlikleri Lahey ve Rotterdam’daki ulaşım tesislerine bir baskın düzenledi. Aynı anda Alman birlikleri de Hollanda sınırını geçtiler. İki noktadan gelen bu şok darbe, Luftwaffe’nin yoğun saldırılarıyla da pekiştiriliyordu.

Sıradan bir gözlemci o gün Hollanda’da hemen her yere yağmur gibi Alman paraşütçülerinin yağdığına yeminler edebilirdi. 4.000 paraşütçü dışında diğerleri maketti oysa. Sadece 180 kayıp veren bu paraşütçüler, önemli köprüleri ele geçirmeyi başardılar.

Paraşütçülerin hedefi olan köprüler son anda Alman paraşütçüler tarafından kontrol altına alınabilmişti. Hatta bir tanesinin ateşlenmiş olan fitilinin, henüz inmiş paraşütçüler tarafından söndürüldüğü bilinir. Birkaç saniyelik bir olaydır bu ama Fransa Seferi’nin gidişatını belirgin biçimde etkilemiştir. Bu köprüler Belçikalılar tarafından atılabilmiş olsaydı, Alman panzerlerinin Belçika ovalarında ilerleyişi birkaç gün gecikirdi.

Dört bin Alman paraşütçü, nakliye uçaklarıyla sevk edilen 12 bin mevcutlu bir hafif piyade tümeniyle desteklenmişti. Yine de Almanlar bu köprüleri elde tutabilmek için epeyce terlemek zorunda kalacaklardır. Hollandalıların sert saldırılarına dayanmışlar, iki gün sonra ulaşan general Von Kuechier komutasındaki 18. ordunun bu köprülerden akmasına olanak sağlamışlardır.

Köprüleri kontrol altına alan panzer birlikleri hızla Belçika savunmasına yüklendi. Öyle ki harekatın ikinci günü Belçika kuvvetleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Tam da İngiliz ve Fransız birliklerinin yardım için Belçika ovalarına ulaştıkları anda.

Müttefik kuvvetlerinin ilk tepkisi kuzeye, Belçika ve Hollanda topraklarına doğru ilerlemek olmuştu. Burada, bu tampon bölgede Alman ilerlemesi durdurulmalıydı. İlk iki gün Luftwaffe, müttefik kuvvetlere kayda değer bir akın düzenlemez. Sedan Planı gereği olarak rahatça ve olabildiğince hızlı ilerlemelerine izin verir. 12 Mayıs günü ise hava akınları başlar.

12 Mayıs'ta Guderian’ın zırhlı birlikleri Sedan kentini ve kalesini ele geçirirler. Meuse nehrinin doğu kıyılarına dayanmışlardır. O sırada Müttefikler savaşın gidişatından memnundurlar. Fransız ordusunun büyük bir bölümü, 1., 7. ve 9. ordular ile İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti, Belçikalıların cephe hattının güney ucundan Sedan’a kadar olan hattı tutmuşlardır.

Aynı gün Guderian, Meuse nehrini, piyade tümenlerini beklemeden, panzerleriyle geçmeyi önerir. General Von Kleist da buna onay verir. Piyade birlikleri olmadan zırhlı birliklerle girişilecek böyle bir harekatın, yoğun hava desteğine ihtiyacı olacaktır.

13 Mayıs 1940'ta Alman öncü birliklerine bağlı piyadeler şişme botlarla Meuse nehrini geçmeye başladığında, o ana kadar sakin olan göklerden ateş yağmaya başlar. Luftwaffe’nin bin kadar taktik bombardıman uçağı bu bölgede de Fransız mevzilerini, özellikle topçu bataryalarını yoğun biçimde bombalamaya başlar. Alman tanksavar ve uçaksavar silahları da, Meuse nehrinin karşı kıyısındaki Fransız beton koruganlarını ve silah yuvalarını hedef alırlar. Neredeyse 70 km.lik bir cepheyi dört Fransız tümeni tutmaktadır. Bunlar, yaşı ileri askerlerden oluşan ihtiyat tümenleridir ve hemen hemen hiç tanksavar ve uçaksavar silahları yoktur. Daha önce de belirtildiği gibi kimse bu bölgeden bir saldırı beklememektedir.

Akşama doğru Guderian’ın öncü birlikleri Meuse nehrinde bir geçiş yeri elde ederler. Gün bitmeden Rommel’in 7. Zırhlı Tümeni de 70 km. batıda, Dinant’ta bir geçiş elde eder.

Aynı gece Alman istihkamcılar, zırhlı ve motorize araçların geçebilmesi için Meuse nehri üzerinde köprüler inşa etmektedirler. Ertesi sabah Guderian’ın zırhlı birlikleri karşı kıyıya geçmeye başlayacaktır.

14 Mayıs 1940, Fransa Seferinde bir dönüm noktasıdır. Kuzeyde, Hollanda teslim olur. Hükümet üyeleri ve kraliçe, İngiltere’ye çekilirlerken, Ardenler’de de Guderian’ın 19. Zırhlı Kolordusuna bağlı iki zırhlı tümen Sedan’da Meuse nehrini öğleden sonra geçerek kuzey Fransa’nın düzlüklerine çıkmışlardır. Zamanla yapılan bir yarıştır bu, Fransızlar, “yumuşak karına” yönelen bu kamayı fark edip yedekleri bölgeye sürmeden önce panzerlerin nehri geçip bir köprü başı tesis etmeleri gerekmektedir.

Bu arada Rommel’in 7. Panzer Tümeni, kısa bir süre için kayıplara karışır. Ne Rommel’le ne de kurmay heyetiyle temas kurulamaz. Koskoca bir panzer tümeni, kuşatılıp imha mı edilmiştir, yardım istemeye bile zaman bulamadan. Gerçek neden sonra anlaşılır, Rommel öylesine hızlı ilerlemiştir ki, telsiz menzilinin dışına çıkmıştır. Rommel’in 7. Panzer Tümeni’nin adı Hayalet Tümene çıkar böylece. Rommel aynı şeyi Fransa Seferi’nin ikinci ayağında da yapacaktır, Güney Fransa’ya doğru zikzaklar çizerek ilerlerken koskoca bir tümen bir süre için kayıplara karışacaktır.

17 Mayıs 1940 sabahının erken saatlerinde, Kara Kuvvetleri Yüksek Komutanlığı’nın –dolayısıyla Hitler'in-, ileri harekatın durdurulması yönündeki emri ile ordu komutanı Von Kleist çıkagelir. Emirlere uymadığı gerekçesiyle –ileri harekatını başına buyruk sürdürmektedir- sıkı bir zılgıt yiyen general Guderian, görevden alınmasını ister. Önce bu öneriye şaşıran Von Kleist, hemen kendini toparlayıp kabul eder. Neyse ki aynı gün A Ordular Grubu komutanı mareşal Von Rundstedt devreye girer. Guderian görevde kalmıştır, üstüne üstlük bir cebr’i keşif emri almıştır. Guderian bu emri biraz esnek yorumlar ve üst komutanlık da sessiz kalır bu yorumlayışa. Böylece harekatın tüm sorumluluğu Guderian’ın üzerine yıkılmış olmaktadır. Eğer başarısız olursa, ondan başka kimse sorumlu tutulamayacaktır. Guderian’ın buna bir itirazı olmaz. Zırhlı savaşı kuramına ve kendine, sarsılmaz bir güveni vardır.

Fransız cephesinde tam bir bozgun yaşanmaktadır. Ardı arkası kesilmeyen hava saldırıları öncelikle topçu bataryalarını hedef alırken, saatte 50 km. hızla ilerleyen çok sayıdaki panzerin karşısında direnmek olanaksızdır. Böylece canını kurtarmak için panik halinde kaçışan askerler, aynı durumdaki sivillerle birlikte ulaşım hatlarını tıkarlar. Sivil halkın büyük bir kısmı kendi korkuları dolayısıyla kaçmaktadırlar ama, birkaç kentin halkı da, Fransız radyolarıyla aynı frekansta yayın yapan Alman radyolarından Fransızca olarak verilen “kenti boşaltın” alarmının kurbanıdırlar.

Alman ordusu, 21 Mayıs 1940'ta kuzeye dönerek torbanın içindeki müttefik birliklerinin deniz bağlantısını kesmeye çalışır. Boulogne ve Pas-de-Calais birbiri ardına düşer. Guderian, elindeki 3. Zırhlı Tümenini doğrudan Dunkerque’e sürmeyi planlamıştır ama bu tümen aynı gün elinden alınmıştır.

22 Mayıs 1940'ta Guderian’ın öncü birlikleri Manş kıyısındaki son liman olan Dunkerque’e 16 km. kadar yaklaşmış durumdadır. Dunkerque Almanların eline geçtiğinde İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti’nin deniz bağlantısı kesilecek, ikmalsiz, takviyesiz olarak Alman panzerleri tarafından kuşatılmış olacaklardır.

Guderian’ın 19. Zırhlı Kolordusu, gerçekten de bir kama gibi Fransa topraklarına dalmış, Müttefik güçlerini ikiye ayırmıştır. Kuzeydeki birlikler bir yandan general Von Bock’un orduları tarafından cepheden sıkıştırılmış, diğer yandan da güneyden çevrilmişlerdir. Tam anlamıyla kuşatılmış durumdadırlar.

Bütün bunlar, 12 gün gibi inanılmaz derecede kısa bir sürede olup bitmiştir. Ne var ki Alman Üst Komutanlığı’nın işi değildir bu. Sedan Planı uygulamaya konulmuş, ama daha Mouse’u geçiş anında orijinal planın uygulanmasından vazgeçilmiştir. Sedan Planı, zırhlı birliklerin hızla Manş Kanalına ilerlemesine dayanıyordu. Oysa 15 Mayıs 1940'ta general Von Kleist, Guderian’ın 19. Kolordusu’nu durdurmaya kalkacaktır. 17 Mayısta da bu kez Hitler’in dur emri gelir. Hemen ardından da Guderian’ı biraz serbest bırakıp, onun cüretkarlıklarına göz yumarlar. Görünen o ki, Fransa Seferinin, en azından ilk ayağında Alman ordularının sağlamış oldukları başarıyı, Hitler’e ya da Alman Yüksek Komutanlığına atfetmek pek doğru olmayacaktır. Guderian, onları ve savaşı sürüklemiş görünmektedir. Pek çok tarihçi de bu kanıdadır.

Bu noktaya gelindiğinde Müttefikler açısından durumun en vahim yanı da, Dunkerque de Almanların eline geçecek olursa, denizden tahliye olanaklarını da yitirecek olmalarıdır. İki ateş arasında kaçınılmaz olarak imha edileceklerdir. Ancak bir mucize onları kurtarabilir. O mucize de gerçekleşiverir.

22 Mayıs 1940'ta, tam da Guderian’ın önünde Dunkerque’e 16 km. kalmışken, Hitler'in emriyle Guderian olduğu yerde çakılır kalır. Luftwaffe'nin komutanı Hermann Göring, Luftwaffe'nin zaferdeki payını artırmak ve prestij kazanmak için Dunkerque'e sıkışan İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin sadece hava akınlarıyla imha edilebileceğine Hitler'i ikna etmiştir.

Her şey bir yana o tarihte hiç kimse, Müttefiklerin Dunkerque’den tahliyesinin kısa sürede sağlanabileceğini düşünmüyordu. Ama İngilizler denizden tahliyeyi umulmadık derecede kısa bir süre içinde tamamlayacaklardır.

Kuzeyde kuşatılan Müttefik kuvvetleri için ilk yapılacak şey, Dunkerque limanını mutlaka elde tutmaktır. Eğer Fransa topraklarında kalınacaksa Dunkerque, ikmal ve takviye için tek şanslarıdır. Eğer kalınmayacaksa, denizden tahliyenin yapılabileceği tek liman. O halde hiç zaman kaybedilmeden öncelikle Dunkerque’e çekilinmelidir ve öyle yaparlar. Kısa bir durum değerlendirmesinin ardından, Dunkerque’de direnme olanağı olmadığına karar verilecek ve denizden tahliye edilecektir. 25 Mayıs 1940 akşamı general Gort, birliklerine Dunkerque’e çekilme emri verecektir.

Hitler'in, Guderian’ı durduran emrinin hemen ertesi günü, İngiltere limanlarından irili ufaklı 900 dolayında tekne Dunkerque’e hareket eder. Aralarında küçük motorlar ve yatlardan, balıkçı teknelerine ve şileplere kadar çeşitli tonajda tekneler bulunmaktadır. Teknesi olan her İngiliz vatandaşı, kurtarabileceği kadar vatandaşını alabilmek için denize açılır. İngiliz birlikleri tahliye edilirken, 1. ve 7. Fransız orduları umutsuzca savaşmaya devam ederler.

27 Mayıs 1940 günü, Belçika cephesi general Bock’un saldırısı altında çöker ve Belçika hükümeti ateşkes istemek zorunda kalır. Böylece Müttefiklerin bir kanadı çökmüştür. Müttefiklerin, bu boşluğu dolduracak yedekleri de yoktur.

Luftwaffe’nin ilk yoğun hava akını 29 Mayıs 1940'ta olur. Dar liman şeridinde İngilizler yoğun Luftwaffe bombardımanına, Alman topçusunun ateşine ve iki günlük molanın ardından üzerlerine çullanan panzerlere karşı cesaretle savaşırlar. Alman avcı uçakları, çevrede İngiliz uçağı göremediklerinde ki bu sıklıkla olan bir şeydir pike yapıp makineli tüfekleriyle kumsaldaki askerleri tararlar.

İzleyen dört gün boyunca Luftwaffe’nin sürekli akınları nedeniyle tahliye çok yavaş ilerler. RAF’ın savunma çabaları da Alman uçaklarının sayı üstünlüğü ve üslerinin görece daha yakın olması dolayısıyla daha uzun süre havada kalabilmeleri sonucu yeterince koruma sağlayamaz.

Karada bu can pazarı sürerken deniz de çok sakin değildir. Alman uçakları, kıyıya yanaşmaya çalışan ya da askerleri İngiltere’ye götürmek için denize yeniden açılan teknelere saldırmaktadırlar. Stukalar büyükçe teknelere bomba bırakmaktadırlar. Avcı uçakları dişlerine kestirdikleri motorlara, yatlara, diğer gemilerin güvertelerine makineli tüfekleriyle, 20 mm.lik toplarıyla saldırmaktadırlar. Altı İngiliz destroyerinin de aralarında olduğu irili ufaklı 230 dolayında tekne sulara gömülür. Sahile yanaşan ya da ayrılan tekneler, yüzen cesetlerin arasında geçmektedirler.

Bu kurtarma operasyonu tarihe “dinamo planı” kod adıyla geçecektir.

2 Haziran 1940 gecesi İngilizler kıtadan ayrılır. Fransa’nın kuzeyinde direnmeye devam eden Fransız ordularının “kılıç artığı” da 4 Haziran 1940 günü teslim olur.

Fransa Seferi’nin birinci ayağının sonudur bu. Fransa’ya intikal eden İngiliz ordusu, Belçika ve Hollanda orduları ve 3 Fransız ordusu saf dışı bırakılmıştır. Almanya’nın insan kayıpları ise 10 bin ölü ve 50 bin yaralı ya da kayıptır.

Dunkerque tahliyesi sonunda 225 bin İngiliz ve Kanadalı, 120 bin Fransız askeri olmak üzere 345 bin asker, ölüm çemberinden kurtarılmıştır. Bu sayı Dunkerque’te kuşatılan Müttefik askerlerinin yaklaşık olarak yüzde 80'idir. Altı yüze yakın tank ve bine yakın top da Dunkerque kumsallarında ya harap olmuştur ya da Almanlara terk edilmiştir.

Fransa Seferi’nde İkinci Ayak [değiştir]

Fransa Seferi’nin ikinci ayağı 5 Haziran 1940'ta Almanların Manş tarafından güneye doğru yaptıkları saldırıyla başlar. Esasen üç ana kol üzerinden saldırmayı planlamışlardı: Fransa’nın batı topraklarından, Paris’in hemen doğusundan ve Maginot hattının gerisini yalayarak İsviçre sınırına. Doğal olarak her ana saldırı kolu da başlangıçta güneye doğru akacaktı. Ancak, Paris’in kuzeyindeki sert Fransız direnişi Almanların işlerini biraz güçleştiriyordu. Fransızlar zaman zaman zırhlı birlikleriyle karşı taarruzlara girişirlerse de pek başarılı olamazlar. General Weygand’ın tüm çabalarına karşın Fransızların cepheye sürebildikleri güçler, Alman kuvvetlerinden sayıca çok azdır.

General Weygand, doğu-batı doğrultusunda uzanan Somme ve Aisne nehirlerinin hemen gerisinde derinliği olan, Weygand Hattı olarak tarihe geçen bir savunma hattı oluşturur.

Almanlar, ilk iki gün ciddi bir Fransız direnişiyle karşılaşırlar. Ancak 7 Haziran 1940 günü Fransız savunması çöker. Almanlar, 9 Haziranda Seine nehrini de ciddi bir direnişle karşılaşmadan geçerler.

General Weygand’ın savaşla ilgili tüm umutları sönmüştür. 7 Haziranda hükümete barış görüşmelerine başlanmasını önerir. Gerçekten üç koldan saldıran Almanlar, yer yer sert direnişlerle karşılaşıyor olsalar bile cephedeki duruma tümüyle hakimdirler. Birkaç gün gecikmeyle de olsa harekat planlarını sürdürürlar ve Fransızlar, son güçlerini de tüketirken cepheleri birbiri ardına çöker.

Almanlar 14 Haziran 1940'ta Paris’e girdiler. Paris, hasar görmemesi için Fransız askerleri tarafından direniş gösterilmeden boşaltılmıştır. 16 Haziranda başbakan Reynaud istifa eder. Yeni kabineyi kuran mareşal Petain, aynı gün Hitler'e mütareke talebini iletti. Hitler mütareke görüşmelerinin Compiegne ormanında, özel olarak istediği bir vagonda yapılmasında ısrar etmişti.

Bu vagon, Almanya ile Fransa arasında 11 Kasım 1918 de yapılan ateşkes anlaşmasını imzalandığı, Şark Ekspresinin 2419 numaralı vagonudur. Fransızlar, I. Dünya Savaşının ardından tarihi öneminden dolayı müzeye alınan söz konusu vagonu bulunduğu müzeden çıkarıp istenilen yere getirmişlerdir ve Hitler, mütareke görüşmelerini bu vagonda yapmıştır. Sözkonusu vagon, daha sonra Almanya'ya götürüldü. 1945 yılında Almanya'nın teslim olmasından kısa bir süre önce bu vagon bir SS birliği tarafından imha edildi. Böylece Almanya ikinci defa bu tarihi vagonda anlaşma imzalama ihtimalinden kurtuldu.

Fransız’lar 23 Haziranda Almanya'nın koşullarını kabul ederek teslim olurlar ve ateşkes 25 Haziran günü 01:35 de yürürlüğe girer. Teslim şartlarına göre kuzey Fransa ve Manş denizi kıyılarını oluşturan topraklar Almanya’ya bırakılacak, geri kalan güney toprakları işgal edilmeyecektir. Bu Fransa topraklarının yaklaşık olarak yüzde altmışıdır. Silahlı kuvvetler dağıtılacak ve silahları Almanlara teslim edilecekti. Deniz kuvvetleri de silahtan arındırılacak, Almanya ve İtalya’nın gözetiminde tutulacak, ancak her iki ülke de bu silahları herhangi bir çatışmada kullanmayacaktı.

Britanya Savaşı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Git ve: kullan, ara
Britanya Savaşı sırasında Londra'nın doğu ucu üzerinde uçan bir Heinkel He 111, 7 Eylül 1940
Britanya Savaşı sırasında Londra'nın doğu ucu üzerinde uçan bir Heinkel He 111, 7 Eylül 1940

Britanya Savaşı, Alman Hava Kuvvetleri Luftwaffe'nin Kraliyet Hava Kuvetleri RAF'a karşı, Britanya için planlanmış bir çıkarma ve işgal harekatı için karşı hava üstünlüğü elde etmek amacıyla giriştiği hava savaşları dizisi. Hitler ve Wehrmacht, RAF etkisiz hale getirilmeden Britanya'ya amfibik bir saldırı yapmanın olanaksız olduğunu biliyorlardı. Britanya Savaşı'nın ikincil amaçları ise İngiliz uçak üretim tesislerini yok etmek, yer hedeflerine zarar vermek, politik önemi olan alanlara saldırmak ve İngiliz halkını korkutarak teslimiyet aramaktı.

 


Barbarossa Harekatı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Git ve: kullan, ara
Alman kara birliklerinin taarruz hatları, 1941
Alman kara birliklerinin taarruz hatları, 1941

Barbarossa Harekatı, Nazi Almanya’sının Rusya’yı işgal planıdır. Wehrmacht’ın Sovyet topraklarına saldırdığı 22 Haziran 1941 tarihinde başlayan harekat, Kızıl Ordu’nun Berlin’i işgal ettiği 2 Mayıs 1945 tarihine kadarki Doğu Cephesi savaşlarının açılış hamleleridir bir bakıma.

Barbarossa Harekatı’nın harita üzerindeki planlanışı şöyledir.

Kuzeyde Von Leeb’in Kuzey Ordular Grubu, Hoepper’in 4. Zırhlı Grubuna eşlik eden iki ordu, Fin ordusunun da katkısıyla Doğu Prusya’dan saldırarak Leningrad’ı ele geçirecektir.

Ortada Von Bock’un Merkez Ordular Grubu, Guderian’ın 2. Zırhlı Grubu, Hoth’un 3. Zırhlı Grubu ve iki ordu ile Polonya-Beyaz Rusya sınırından, Minsk ve Smolensk üzerinden Moskova üzerine yürüyecek.

Guderian’ın 2. Zırhlı Grubunda üç zırhlı kolordu bulunmaktadır. Toplamda beş zırhlı tümen ve üçü motorize olmak üzere dört piyade tümeni ile bir süvari tümeninden oluşan bir kuvvettir bu.

General Hoth’un 3. Zırhlı Grubu ise toplam üç zırhlı tümen ve iki motorize piyade tümeninden oluşan iki zırhlı kolordu ile üç piyade tümeninden oluşan bir piyade kolordusu bulunmaktadır.

Güneyde Von Rundstedt’in Güney Ordular Grubu yer alıyor. Üç ordu ve Von Kleist’in 1. Panzer Grubu ile Romanya, Macar ve Slovak birlikleri, bir koldan Polonya-Ukrayna, diğer koldan da Romanya-Beserabya sınırından hareketle Ukrayna'yı işgal ederek Kiev’e ulaşacak, Dinyeper ırmağını geçince de Merkez Ordular Grubuyla koordineli bir harekata girişecekler.

Asıl sıklet merkezi, merkez bölüm olacaktı. Her üç grup da yaklaşık eşit güçte olmakla birlikte Merkez Ordular Grubunun emrinde, diğerlerinden bir fazla, yani iki zırhlı grup bulunmaktadır.

Bu hareket tarzıyla Almanlar, Rus topraklarına dört koldan birer kama gibi girecekler –Güney Ordular Grubu iki koldan taarruz ediyor- Rusya’nın batıdaki birliklerini kuşatarak imha edeceklerdir. Bu birliklerin Rusya’nın içlerine doğru çekilmesi kesinlikle engellenecektir. Zırhlı birlikler ise Rusya’nın derinliğine dalacak ve yeni savunma mevzileri oluşturulmasını önlerken, diğer yandan da kuşatılmakta olan Rus birliklerinin geri bağlantısını kesecekti. Hitler'in bu stratejisinin Clausewitz’in temel prensiplerinden birine ne denli uyduğu ortadadır. “... düşmanın esas kuvvetlerini muharebe alanında yok etmek.”



Girit Savaşı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Git ve: kullan, ara

Girit Savaşı (1941) (Almanca:Luftlandeschlacht um Kreta; Yunanca Μάχη της Κρήτης) II. Dünya Savaşı'nda 20 Mayıs 1941 sabahında Alman Paraşütçülerinin Girit'e bırakılması ile başlamıştır (kod adı Unternehmen Merkur (Merkür Operasyonu)) İşgal amaçları bağlamında başarıya ulaştıysa da, Alman tarafının verdiği kayıpların büyüklüğü nedeniyle, Alman ordusu bir daha hava indirme operasyonu yapmamıştır.

Bugün Girit Savaşı (1941) dünya tarihindeki en büyük hava indirme operasyonu olarak nitelenmekte olup ve tüm dünyada hava indirme tümenlerinde taktik açıdan öğretilen önemli bir savaştır. Her ne kadar Müttefiklerin II. Dünya Savaşı'nda yapmış olduğu Market Garden Operasyonu'nda daha fazla sayıda paraşütçü komando kullanıldıysa da söz konusu operasyon zırhlı birliklerle desteklendiğinden, hava desteği dışında destek olmadan yapılan bu Alman saldırısı en büyük hava indirme operasyonu olarak kabul edilir.

Girit adasındaki İngiliz kontrolünün hava indirme birlikleriyle kırılabileceği fikri, Alman Hava İndirme Birlikleri komutanı general Student'e adfedilmektedir. Hitler'in de bu fikre olumlu bakması olağandır. Hitler, Romanya petrol tesislerine, Girit’teki İngiliz üslerinden yapılabilecek hava akınları dolayısıyla tedirgindir. Alman sanayinin ve ordusunun petrol gereksiniminin güvence altına alınmasının, savaşın sürdürülmesi yönünden ne denli yaşamsal öneme sahip olduğunu, Hitler çok iyi değerlendirmektedir.

25 nisan 1941 de Hitler tarafından imzalanan 28 sayılı direktifle Girit’in istilası karara bağlanıyor. Merkür Operasyonu kodadıyla hazırlanan planın uygulamasında 7. Paraşüt Tümeni, havadan intikal deneyimi olmayan 5. Dağ Tümeni ve Planör alayı kullanılıyor. Harekat bin kadar Alman uçağı tarafından desteklenecektir.

General Student’in planı, Maleme plajına indirilen bir paraşütçü birliği yakındaki havaalanını ele geçirmesi tarzındadır. Hemen ardından harekata katılacak diğer birlikler ve malzeme bu havaalanına indirilecektir.

Sınırlı sayıdaki (3.000 kadar) Alman paraşütçünün adaya indiği 20 mayıs 1941 sabahı saat 08:00’da adada 28.600 İngiliz, Yeni Zelandalı ve Avustralyalı askerin yanı sıra iki de Yunan tümeni bulunmaktaydı.

Almanlar paraşütle, planörlerle ilk dalgada 2 bin askeri adanın kuzey batısındaki Maleme plajına indiriyorlar. Ve hemen ardından bu küçük birliği kısa sürede takviye ettiler. Adaya indirilen Alman askerleri kısa sürede 22.000’i bulacaktı.

Havaalanlarına indirilen paraşütçüler, yoğun bir direnişle karşılaştı. Daha sonra bırakılan planörlerden bazılarının denize düşmesi, bazılarının da kayalıklarda parçalanmış olmasına rağmen Almanlar durumlarını koruyabildiler ve bir köprübaşı elde ettiler.

Derme çatma motorlarla çıkarma yapmayı deneyen 5. Dağ Tümeninin iki taburu ise gece karanlında İngiliz gemilerinin radarına yakalanınca 4 bin kadar kayıp vererek limanlarına dönmek zorunda kaldılar. Bu teknelerde bulunan tanksavar, uçaksavar ve toplar gibi ağır silahların adaya ulaştırılamamış olması da başlı başına bir şanssızlık olacaktır. Ağır silahlardan yoksun olan Alman birliklerine ciddi kayıp verdiren iki düzine İngiliz tankıyla, güç bela başaçıkabildiler.

Girit adasında hakim rüzgar, karadan denize doğru eser. Bunu bilen paraşütçüler, denize iniş yapmamak için adanın daha iç kesimlerine atladılar. Bir bölümü İngiliz hatlarının gerisine ya da içine iniş yaparak daha ilk anda savaş dışı kaldılar. Dahası malzeme taşıyan planörler için inişe uygun alanların olmaması, bir kısmının kayalıklarda parçalanmasına ve taşıdıkları malzemenin önemli ölçüde kullanılamaz hale gelmesine yol açtı.

Harekatın Almanlar açısından en kritik saatleri çıkarmanın yapıldığı 20 mayıs gecesidir. Gün boyu süren çatışmalarda herhangi bir hava alanının kontrolü ele geçirilememiştir. Harekata kumanda eden general Student, elindeki yedekleri Maleme hava alanına yapılacak bir taarruzda kullanmaya karar verir. Ertesi gün bu hava alanını ele geçip havadan ikmal ve takviye almaya başlarlar.

Harekatın ikinci gününde Churchill, Avam Kamarası’nda, adadaki Alman birliklerinin yok edildiğini bildirdiği saatlerde, adadaki müttefik birlikler, yetersiz e

DUYURULAR
 
TÜRKİYE'NİN EN İYİ ÖDEV ARAŞTIRMA PORTALI www.odevarastir.tr.gg 1 YAŞINDA......
 
Bugün 46 ziyaretçi (54 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol